05/07/2014
KİMSESİZLERİ GÖZETMEK
Diyanet İşleri Başkanlığımız 2014 yılı Ramazan-i Şerif ayının temasını "Hiç Kimse, Kimsesiz Kalmasın Bu Ramazan ve Her Zaman" olarak belirledi
"Kimsesiz hiç kimse yok, herkesin var kimsesi. Kimsesiz kaldım, yetiş ey kimsesizler kimsesi." Bu beyiti Fatih Sultan Mehmed Han söylemiştir. Bir çağ açıp bir çağ kapatan ,Fatih ünvanını alan,Peygamberimizin övgüsüne mazhar olan güzel komutan cihan padişahı kimsesiz kaldım diyorsa bizim kimsemiz var mı diye düşünmemiz gerekiyor.Yahut da biz kimsesizlerin kimsesi olabildikmi diye düşünmeliyiz.Rabbim bizleri muhannete muhtac etmesin.Muhtac ve kimsesizlerin elinden tutabilmeyi bizlere nasib eylesin.Hedefimiz kimsesizlere kimse olmak olmalıdır.
Peki kimdir bu kimsesizler? " Her türlü hazzın ve hızın arasında sıkışmış, her türlü imkâna, lükse sahip olan ancak kalabalıklar arasında yalnızlaşan nice insanlarımız var"Bu insanlarımız kimsesiz.
"Evinin içinde ailenin şefkat ve muhabbet damarlarını televizyon, bilgisayar, internet ve telefonla koparanlar var" aile efradı kimsesiz." Kentlerin büyük meydanlarında ve caddelerinde elini kolunu sallayan nice hür görünen mahkumlar var" onlar kimsesiz." Huzurevlerinde huzura hasret, evladına torunlarına hasret nice büyüklerimiz var." Büyüklerimiz kimsesiz." Anne-baba şefkatinden, sıcacık bir yuvadan mahrum sokak çocuklarımız var."çocuklarımız kimsesiz.
Kimsesizlere kimse olmayı peygamber efendimizden öğreniyoruz." O (sas), kimsesizlerin kimsesi ve zayıfların, güçsüzlerin hâmisi olmuştur. O sadece insanlar için değil diğer canlılar için de rahmet olmuştur. İnsanlar, zayıf ve güçsüzler sayesinde berekete nail olduklarını; aileler, kızlarının kendileri için zahmet değil rahmet olduğunu O'ndan öğrendiler. Kocalar, eşlerinin Allah'ın emaneti olduğunu O'nun mesajında gördüler. Yaşlılar, "Yaşlılarımıza saygı göstermeyen bizden değildir." hadîsiyle saygınlıklarını O'nun mesajında buldular. Yetimlerin başı O'nunla okşandı. Dilencilik yapanlar, insan onuruna yakışanın çalışmak olduğunu ve onun hazzını O'ndan öğrendiler. Bir toplumun çöküşüne zemin hazırlayan ayırımcılık O'nunla son buldu ve imtiyazlı sınıflar O'nunla ortadan kalktı. Açlar doydu, işsizler iş, hastalar moral buldu. Gayrimüslim vatandaşlar farklı inançtan olmanın sebep olduğu ayırımcılık ve eziyetten O'nun mesajıyla kurtuldular. Dünya, savaş hukuk ve ahlâkını O'ndan öğrendi. O hayvanların bile sığınağı oldu.
Kısaca O, âlemlere rahmet oldu."1
Biz efendimizin ahlakıyla ahlaklanabiliyormuyuz.Onun getirdiği mesajları hayatımıza aktarabiliyormuyuz.Bizm rehberimiz O, elimizden tutacak O,kimsemiz O, onun gösterdiği yolda yürürsek doğru yolu bulanlardan olacağız. Kimsesizlerin Kimsesi: Hz. Peygamber insana insan olduğu için değer vermiştir. Çünkü insan, şerefini insanlığından alır.9 Bu konuda şu örnek Hz. Peygamber'in kim olursa olsun bütün kimsesizlerin kimsesi olduğunun çarpıcı örneğidir. Mescidi süpüren siyahî bir kadın (Ümmü Mihcen) vardı. Öldüğünde sahabe Peygamber Efendimiz'e haber verme ihtiyacı duymayarak namazını kılıp, defnetmişlerdi. Bir gün Rasûlullah (s.a.s.) onu görememiş ve kendisini sormuştu. Sahabe öldüğünü ve defnettiklerini söyleyince Rasûlullah (s.a.s.): "Bana haber vermeli değil miydiniz?" diye serzenişte bulundu ve kendisine onun kabrini göstermelerini istedi, gidip kabrinde cenaze namazını kıldı.Ama biz fakir yoksul ,kimsesiz birisinin cenazesine baktığımız zaman kimseyi göremiyoruz.Çünkü değer hükümlerimiz alt üst olmuş."Gökteki yıldızlar yerde kaldırım taşı ,kaldırım taşları yıldızlar haline gelmiş" Yunus'un dediği gibi
Bir garib ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Söyle garib bencileyin.
Rabbim kaybettiğimiz değerlerimizi yeniden hatırlamamızı,Efendimizin hayat bahşeden sünnetini yaşamamızı bizlere nasib eylesin.